Ege ve Akdeniz bölgelerimizde yaşadığımız yangın felaketinin ardından, sel felaketi, adeta doğal habitatı olan Karadeniz bölgemizde, 1 ay dolmadan kendini yeniden gösterdi. Bartın, Sinop ve Kastamonu başta olmak üzere, Samsun ve Karabük’te de etkili olan şiddetli sağanak kaynaklı sel felaketi, dere yataklarının hemen hepsinin taşmasına yol açtı.
Ülkemizin ilk arama kurtarma sivil toplum kuruluşu AKUT Arama Kurtarma Derneği, bir önceki sel felaketinde ve Ege ve Akdeniz’deki yangınlarda olduğu gibi, operasyonlarına başladı.
AKUT, Kocaeli ekibinden 7 kişi, İstanbul ekibinden 11 kişi, Ankara ekibinden 9 kişi olmak üzere; toplam 27 gönüllüsüyle Kastamonu Bozkurt'ta; Rize ekibinden 10 kişi, Giresun ekibinden 5 kişi olmak üzere; 15 gönüllüsüyle Sinop'ta arama kurtarma ve diğer bütün gerekli operasyonlara devan ediyor.
Ayrıca Eskişehir ekibinin de Sinop’a intikal etmek üzere olduğu vurgulandı.
Sel felaketinden bağımsız olarak da, Trabzon ekibinin Of-Ballıca'da yıldırım düşmesi sonucu çatısı yıkılan bir ev için operasyona çıktığı ifade edildi. Enkazdan bir yaralı ve bir cenazenin tahliye edildiği vurgulandı.
Sel felaketinde önceden tahliye ve doğru yapılaşma, neredeyse tek çözüm
Karadeniz Bölgesi için önemli uyarılarını bir kez daha tekrar eden AKUT Başkanı Recep Şalcı, iklim değişikliği, küresel ısınma sonucu, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde sel afetinde hızlı bir artış olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Şunu çok net biliyoruz, Karadeniz Bölgesi’nin neredeyse birincil afeti seldir ve Haziran-Eylül ayları arasında sıklıkla yaşanır ama çok net bir artış var. Rize ve Artvin-Arhavi felaketlerinin üzerinden daha bir ay geçmeden yeni bir felaket baş gösterdi. Doğal olarak bu afetler beklenen afetlerdir. Vatandaşlarımızın, özellikle hava durumu bilgilerini ve uyarılarını dikkate alması ve önceden gereken tahliyeleri yapması, sel felaketi için en önemli önlemdir. Sel felaketleri için alınacak bir başka önlem ise, hatalı yapılaşmanın önüne geçmektir. Ayrıca bir uyarıyı da, Rize ve Arhavi için yapmak istiyorum: Yeni yaşanan sel felaketleri sonucu oralarda toprak suya doymuş durumdadır ve oralarda da tehlike devam etmektedir. Teyakkuzda olmamız gerekiyor.