Terör ülkemizde öncelikli ele alınması gereken hem iç hem de bir dış tehdittir çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasa ile teminat altına alınmış olan ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit etmektedir.
Terörle mücadele etmek, siyasi iradenin yani hükümetin, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun, TBMM’nin görevidir.Terörle mücadele ulusal bir davadır ve ulusal bir mücadele stratejisinin ortaya konulması gerekmektedir.
Hükümet bu stratejiyi belirleyebilmek için karşımızda duran tehdidi iç ve dış boyutlarıyla masaya yatıracak ve mücadele edilmesi gerekli alanları öncelikle belirleyerek stratejisini ortaya koyacaktır, görevi de budur zaten.
Hükümet’in neyi yaptığı neyi yapmadığını sorgulamadan önce, şu terör tehdidine bir bakalım…Durdurulamayan bir dağa çıkış süreci; her yıl yüzlerce insan dağa çıkıyor ve her yıl yüzlerce terörist etkisiz hale getiriliyor ama dağa çıkış bir türlü durmuyor.
Dağa çıkışı durdurmak için bugünkü hükümetin doğu illerimizde sosyal hukuk planı varmı bunu önlemek için plandan programdan tedbirlerden bahseden yok.Aksine üç çocuk yapın deniliyor. Terörle mücadelede bu doğudaki teröre zemin hazırlayan olumsuz etkenleri yok etmek yerine, nüfus artışını desteklemek dağa çıkışı teşvik etmektir,
Öte yanda anayasal rejime aykırı yapılan siyasi faaliyetler meselesi var,BDP adında etnik kökene dayalı bir parti TBMM de ulusal birliğe aykırı bölünme politikası yapıyor,ama bu önlenemiyor,Parti kapatmak çözüm deyil,adamlar hemen bir yenisini kuruyor,önemli olan bölücü faaliyetleri durdurmaktır. İmralıdaki cani hapis cezasını çekmek yerine bulunduğu yerden hem örgütünü idare edip yönlendiriyor,hemde hükümete direktifler veriyor
İmralı’da yatan mahkumun örgüte gönderdiği talimatları alanlara-iletenlere ve yayınlara karşı bir yasal işlem yapıldığını yok.
Gelelim psikolojik harekata;Devlet emrindeki dinamiklerle bunlara karşı çıkacağı yerde devlet kurumlarına sızmış örgüt yandaşlarının halkımız üzerinde yaptığı örgüt propagandasına dahi engel olamıyor, bu nasıl bir terörle mücadele trajedisidir!
Hükümet bu sayılan alanlarda neden mücadele edilmediğini Türk milletine açıklamak ve şehitlerimizin hesabını vermek zorundadır. Terörün birde dış boyutu vardır.
Irak’taki terör kampları; sözde lider kadro, Avrupa’daki PKK’nın siyasi cephesi,maalesef örgüt AB ülkelerinde yıllardır cirit atarken bu ülkelere karşı hiçbir yaptırım yok.Örgütün para kaynakları uluslar arası hukuk müsait olduğu halde bir türlü kesilemiyor.Çünkü arkasında güçlü bir siyasi irade yok.Sanki özellikle yapılmıyor,sanki bu şekilde davranmakla birilerine hizmet etmektedirler,acaba kime?
Bu gün artık toplum tehdidin her geçen gün yakınlaştığı ve ağırlaştığını hissetmeye, kendini ve geleceğini korumakla yükümlü AKP Hükümeti’nin yanlış karar ve uygulamalarını sorgulamaya başlamıştır artık…Bu oluşumun arkasında kimler var ve hangi amaca hizmet ediyorlar?
Aslında ABD nin BOB planı bu soruların cevabını vermektedir,bu oluşumun asıl hedefi Kürdistan diye bir devlet kurup bir yandan İsrailin güvenliğini sağlayacak koruyucu kalkan meydana getirmek diğer yandan,Kafkasya, Basra ve Musul petrollerine yakın olmak,çünkü bu devlet kurulursa varolmak için en sıkı batıyı destekleyen devlet olacaktır,
BOB planı raporunda bu konu şu şekilde geçmektedir,
Dünyada en adaletsiz durum,Ortadoğuda, 25-30 milyonu bulan nüfusuna rağmen Kürtler’in bir devletlerinin olmayışıdır,Ortadoğuda bitişik bölgelerde yaşayan Kürtler devletleri olmayan en büyük etnik gruptur.ABD uyumsuz parçalardan oluşan bir devlet olan Irak’ı parçalamadığı için çok büyük hata etmiştir,korkaklık ve vizyon eksikliğinden bunu bunu başaramadık,Iraklı Kürtleri yeni Irak hükümetini desteklemeleri konusunda zorladık.Bunu iyi niyetimize karşılık isteyerek yapıyorlar ancak bugün özgür iradeyle bir halk oylaması yapılsa Kürtlerin yüzde yüzü bağımsızlık için oy verir.Gördüğünüz gibi ABD konuyu çok çok iyi bilmekte ve planlamaktadır.
Türkiye Kürtleri içinde durum farklı deyildir,aynı şekilde oy kullanacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmamalı,şimdilik strateji değiştirmiş olsalar bile bu bir zamanlama meselesi olacak,şu sıralar sözü edilen özerkliği elde ettikten sonra ikinci aşamaya geçilecektir,bu stratejiyi birilerinin onlara verdiği kuşkusuz,
Plan hazır,bölgede yapılacak adil düzenleme adı altında Irak 3 parçaya bölünecek,Şiiler güneyde Basra bölgesinde ,Sünniler Bağdat ve çevresinde,Irak kürdistanıda kuzeyde bağımsız bir devlet olacak.Bunun hazırlıkları devam etmektedir,Suriye bu nedenle parçalanmıştır,ABD va AB Türkiyede BOB eşbaşkanı işbirlikçi hükümete önce Suriyeye saldırması için teşvik vermiş,arkasından Suriyede kurulan Kürt devletçiğinden sonra itidal tavsiye eder olmuştur,BOB raporunda bu planın bir parçası olarak görülmekte ve parçalanan bir Suriye ile birlikte büyük Lübnan öngörülmüş,burada Kürt Lübnan federasyonu planlanmıştır,buda yetmiyor,Türkiyenin doğu ve güneydoğusu ile birlikte birleşik bir ERMENİSTAN danda söz ediliyor bu planda,çok uzun olmayan bir geçmişte BDP eş genelbaşkanı Selahattin Demirtaş eğer bağımsız olursak Ermenistanla birlikte bie ermeni Kürt devleti kurarız demişti,zaten şimdiden Diyarbakırda Türk isimlerini cadde ve sokaklarda Ermeni isimleriyle değiştirmeye,Kürtçe ezan dahi okunmaya başladılar,Türk ordusu bu nedenle pasifize edilmiştir,Türkiyede bunlara göz yumacak bir hükümete her türlü despotluğuna rağmen destek verilmektedir,başbakanımız bu projenin eş başkanıdır,yani ülkesini kendi eliyle bölmeye çalışan bir başbakan,Türkiyede 33 etnik grup vardır diyen bir başbakan,Öz be öz Türk toprağı olan Diyarbakırda Kürdistan diyen bir başbakan,PKK kadrolarıyla,İmralı canisiyle,BDP denilen etnik ve bölücü partiyle ortaklığa giden, işbirliği yapan bir AKP,
İşte ABD böyle planlamalar yaparken etnik temizlikte işe yara diye de bir bölüm var bu raporda,tabii bu planın asıl amacı ve de mimarı hamisi İsraildir.
Yahudi diplomat Oded Yınon diyor ki:
“ Bir taraftan petrol zengini olan ancak diğer taraftan parçalanmış bir ülke olan Irak’ın İsrail’in hedeflerine aday olması garantidir. Bizim için Irak’ın feshi, Suriye’nin feshinden bile daha önemlidir.
Irak Suriye’den daha güçlüdür. Kısa vadede İsrail’in en büyük tehdidi Irak’ın gücüdür.Bir Irak-İran savaşı Irak’ı parçalayacak ve bize karşı geniş bir cephede çatışma organize etmesine imkan vermeden çökmesine sebep olacaktır.
Araplar arasındaki her türlü çatışma kısa vadede bize yardımcı olur ve Suriye ve Lübnan’da olduğu gibi önemli bir hedef olan Irak’ın parçalanması için yolu kısaltır. Osmanlı döneminde Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da etnik/dini bazda bölgelere bölünme mümkündür.
Üç büyük şehir etrafında üç (veya daha fazla) eyalet var olacaktır: Basra, Bağdat ve Musul ve güneydeki Şii bölgeler Sünni ve Kürt kuzeyden ayrılacaktır. Mevcut İran-Irak çatışmasının kutuplaşmayı derinleştirmesi olasıdır.İşte İsrail’in bu sinsi tuzağının ana hatları budur.Kürdistan siyasetinde bir ABD-AB ittifakı var.Peki, bu planı yok etmek ya da İsrail’in bu siyasetini etkisiz hale getirmek için ne yapılmalıdır?En başta Türk-Kürt, Alevi-Sünni diye ayrıştırmanın ortadan kaldırılarak Türk milletinin yekvücut halinde birleştirilmesi gerekir.
AKP siyaseti bunu yapıyormu?Hayır,o halde hükümetin bu siyaseti kimin işine yarıyor,tabiiki İsrail.İsrailin hedefinde Türkiye var.
AKP siyaseti eğer ki yeniden tek başına iktidar olursa, Anayasa değiştirilerek bu ayrıştırma ve parçalama işlemi yavaş yavaş, alıştırılarak yapılacaktır, çünkü bu siyasetin ardında İsrail var.
AKP , şu anda PKK ile ittifak kurmuş olup, ufak tefek noktalardaki anlaşmazlıklarını çözmeye çalışıyorlar. Anlaşamadıkları en önemli konu; İmralı’nın serbest bırakılması, terörü yöneten kadronun Irak’tan getirilip, af edilip Doğu’daki yönetimin başına geçmesi gibi.
Bunlarda da anlaşırlarsa eğer, PKK tüm gücüyle AKP yi destekleyecek ve tek başına iktidar olabilmesi için elinden geleni yapacaktır .Eğer anlaşamazlara, BDP zaten anlaşmadan işi kısa yoldan bitirmek isteyip ,halkı sokağa döküp ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışacaktır. Amacı, halk isyanı süsü verip yabancı güçlerin( ABD-AB,NATO gibi) ülkemize gelmesine çalışacaktır. Her iki ihtimal de Türkiye için felaket senaryosudur.