Devlet Bahçeli, seçim koordinasyon merkezi açılışı için geldiği Samsun'un Bafra ilçesinde halka hitap etti. Bahçeli, gelmeden önce Bafra Ülkü Ocakları Başkanı Hakan Eroğlu ve yaklaşık 500 genç ellerinde, 'Bakan Evlatları Ayakkabı Kutularına, Vatan Evlatları MHP’ye' yazılı pankartla miting alanına girdiklerinde büyük alkış aldı. Mehter takımı ise yaklaşık 2 saat milli marşlarla vatandaşları coşturdu. Bankalar Caddesi'nde makam aracından inen Bahçeli, yürüyerek ve esnaflara hayırlı işler dileyerek miting alanına geldi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,”30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan mahalli idareler seçimleri yapılacaktır. Seçimler, bütün siyasi partilerimize Bafralılara ve aziz milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.30 Mart seçimleri Türkiye için bir dönüm noktası olmuştur. Geçmiş dönemlerde, çok sayıda beş yılda bir gerçekleşen Belediye Başkanlığı, Belediye Meclisi üyeliği, İl Genel Meclisleri seçimleri olmuştur ama Türkiye’nin sosyal ekonomik yönden karşı karşıya kalmış olduğu çok çirkin sorunları oldu. İç ve dış tehlike ve tehditlerin arttığı, Türkiye’nin üniter yapısı, milli devlet anlayışı ve toprak bütünlüğü yüz ölçüde zedelendiği bir ortamda, bu mahalli idare seçimleri yapılmaktadır. Bu seçimler aynı zamanda, bir sürecinde başlangıcı olmaktadır. Bu süreçte önce Belediye Başkanlarımızı seçiyoruz. 28 Ağustos 2014 günü ilk defa halk tarafından Cumhurbaşkanlığımız seçilecektir. Üçüncü olarak da, 2015 yılı 12 Haziranına kadar 25 dönem, Milletvekilliği genel seçimleri olacaktır. Bu süreç değerli vatandaşlarım, iyi değerlendirildiği takdirde, bir başka ifadeyle, Belediye Başkanlığı, Cumhur Başkanlığı ve Milletvekilliği seçimi Türkiye’de, bir doğrunun üzerinde geliştirildiği takdirde, Türkiye’nin geleceğinin belirlenmesinde, Türk siyasi hayatının yeniden şekillenmesinde ve belki de çok önemli olabilecek, bir iktidar değişikliğine de vesile olabilecektir. O bakımdan seçimleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemsiyorum. Bu seçimlere bütün milletimizin, yüksek oranda katılımını istiyoruz” dedi.
“KISACASI BAFRA TEKRAR SİZİ İSTİYORUM”
Sandıklardan çoğu zaman gerilimlerin olmakta olduğunu belirten MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, “Sandıklarda çoğu zaman seçimi şaibe altına alabilecek davranışlar sergilenmektedir. Hileli oylar, çalınan oylar, seçime gölge düşürmektedir. Seçim bitmesine rağmen, tartışmalar devam etmekte, o ilçede veya ilde her hangi bir sosyal barışın sağlanması oldukça zor olmaktadır. O bakımdan Milliyetçi Hareket Partisinin ilçe teşkilatı tarafından görevlendirilmiş olan dava arkadaşlarıma sesleniyorum. Sandık görevlisi iseniz, bu görevin şuurunda olun. Hangi partiden olursa olsun herkese yardımcı olun. Sayım saatine kadar sandığın başından ayrılmayın. Hileyle, çalarak iktidar olanlar veya belediye başkanı olanlar, mutlaka hileyi ve çalıntıyı kendine alışkanlık haline getirdiler. Muhterem Bafralılar, Samsun Büyükşehirdir. Ancak Samsun şimdi yeni yasayla birlikte, Büyükşehir kapsamı Samsun’un il mülki idare sınırlarına kadar örtüşmektedir. Yani Samsun İlimizin Büyükşehir sınırları içerisinde, hangi ilçe varsa, hangi belde varsa, hangi köy varsa, hangi mahalle varsa büyükşehir alayını kucaklıyor. Böyle olunca, yapılmış olan çalışmalarda Samsun’unda arzuları doğrultusunda sayın Dr. Ferhat Günaydın Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı adayımızdır. Büyükşehir Belediye Başkanımızla ortak çalışabilecek, birlikte proje üretebilecek, birbirlerine karşı dayanışma ve yardımlaşmayı paylaşabilecek olumlu bir şahsiyetin olması Samsun için önemlidir. Bafra’da çok daha önceden güzel hizmetler yapılmıştır. Bu defa genç dinamik arkadaşımız, dava insanımız Sayın Özgür Topkaya adayımızdır” diye konuştu.
BAHÇELİ: “RECEP AĞA 2015 YILINDA GELDİĞİN GİBİ GİDECEKSİN”
MHP lideri Devlet Bahçeli, yolsuzlukla ve rüşvetle ismi anılan AK Parti yöneticilerine seslendi. Bazı konular hakkında düşüncelerini Bafralılarla paylaşan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, “2001-2002 yıllarında yaşanmış olan bir ekonomik kriz, halkımıza mal olmuştur. Hayat bağlılığı artmış, enflasyon yükselmiş, işçilerin işsizliği devam etmiş, çiftçimizde, memurumuzda, emeklimizde var, halkımızın bütününü kucaklayan bir huzursuzluk olmuş ve onun karamsarlığı sarmıştır. Böyle bir durumda, 3 Kasım 2002 tarihinde bir seçim olmuştur. Bu seçime yeni bir siyasi parti olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi seçimlere katılmıştır. Yeni olması, milli görüşün parçalanmasından doğan bir partiden olması suretiyle, Saadet Partisinin yanında kurulan, bir parti olması suretiyle, yeni bir parti olarak algılanmış ve milletimiz, karamsarlığı üzerinden atmak, hayat şartlarını iyileştirmek umuduyla, birden Adalet ve Kalkınma Partisine bir yığılma yapmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına iktidar olması, bu ülkeye istikrar getirecek umuduyla, herkes tarafından desteklenmiş. Adalet ve Kalkınma Partisi, yasamada sayısal olarak, kendinde bulduğu için yasamada etkin olmuştur. Yasamada etkinliğin yürütmenin de, yani hükümetin de kendisi tarafından kumlası da gerekmektedir. Anayasamıza göre, kuvvetler ayrılığının yasama ve yürütmede, sayın Recep Tayyip Erdoğan bir etkinlik, bir denetim sağlamıştır. Bağımsız yargıyı sarsmadan, bağımsız yargıdan oynamadan, onu yıpratmadan devam etmiş olsaydı, bazı gerçekleri gerçekleştirebilirdi. Milletimizin sorunlarını çözmek için yıllardır, tek başına bir iktidarı umutlayan bir ülkede, yolsuzluğun, işsizliğin, kimsesizlik karşılık olarak sonuç bulmamıştır. Adat kalkınma Partisi bu yılları heba etmiştir. Ancak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ne olduysa oldu, nerenin etkisinde kaldıysa kaldı, yasama ve yürütmedeki, kuvvetler ayrılığına, ikisine sahip olmasına yetinmedi, bir güç alanı yaratmak, daha güçlü olmak, ben, ben demek, tek adama doğru heveslenmek gibi bir ihtirasa büründü. Recep Tayyip Erdoğan, medyanın tatlı olduğunu düşündü. Medya her gün Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsediyor. Oysa bir gurupta ben oluşturayım düşündü. Bazılarına baskı yaparak bir medya gücüde yaratmaya başladı. Şimdi vatandaşlarımız, birçok yerde de söylüyorum, eskiden bu yana Adalet ve Kalkınma Partis'inin diğer partiler gibi baş harfleri ile ifade edildiğinde AKP deniyor. Fakat Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bizim partinin adı AKP değil, Ak Parti'dir diyor ve AKP'yi kullanmayı yasak ediyor. Tabi muhalefetler kullanıyor. O ayrı ama kendi partisinde hiçbirisi AKP diyemez. Tek bir şey söyler o da AK Parti. Ama öbür taraftan diğer partilere de böyle bozuk bir üslupla, argo yaklaşımlarla isim kullanır. Mesela CHP'ye 'CE-HA-PE' der, MHP'ye 'ME-HA-PE' der. Bunun ilk iki harfi Recepçe, son P harfi Türkçe değerli arkadaşlarım. Bir de kalkıyor partileri küçümsüyor, birisine diyor 'ana muhalefet partisi', onun liderine 'genel müdür' diyor. Genel müdürlük kötü bir makam mı, genel müdürlük bürokraside önemli bir makamdır. Ama öbür taraftan bir partiyi genel müdür diye şey yapıyorsun da sen necisin, daha evvelden ne idin sen. Bir de oraya bak.Bizim partimize de 'yavru muhalefet' diyor. Muhterem Bafralılar, Milliyetçi Hareket Partisi 8 Şubat-9 Şubat tarihleri arasında 2014'te 45. yıl dönümünü kutladı. Bu nasıl yavru. 45 yıl Türk siyasi hayatında var, her tür mağduriyeti, mahkumiyeti, çileyi, işkenceyi çeken bir siyasi partide yavruluk kalır mı? Milliyetçi Hareket Partisi Türk siyasi hayatına girdiğinde sayın Recep Tayyip Erdoğan sen mahalle arkalarında, Kasımpaşa'da top koşturuyordun. Kısa pantulla geziyordun sen, şimdi kalkıp da Milliyetçi Hareket Partisi'ne nasıl 'yavru' diyorsun. Sana milletimiz bir destek vermiş iktidar olmuşsun. Peki bu destek kaybolduktan sonra sen hala daha 'uzun adam' diye mi tanınacaksın bu memlekette. Bunların hepsini iyi düşünmek lazım, topluma saygılı olmak lazım. Partiler az alır, çok alır hepsi bu memleketin evlatlarının kurduğu partilerdir. Gayret gösterir, nasip nereye kadarsa o olur, ama bunu kalkıp da küçümsemek doğru değildir. Dolayısıyla 30 Mart'ta sandığa gidelim, bugünkü iktidarı önce uyaralım. 30 Mart kalkıp belediye başkanlarını seçer, iktidar değişikliğinin işaretini verir, yol izini sürer ama iktidar değişikliği 2015 yılındadır. O zaman bunun hesabını sorabilmek için şimdiden uyarın. Özellikle de Adalet Ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş kardeşlerim, Recep Tayyip Erdoğan'ı uyarın. Bu gidişat iyi değil, bu gidişat felakete götürüyor. İşte Ukrayna'yı gördünüz. Ukrayna'da yolsuzluklardan dolayı iktidarla muhalefet unsurları 15 günde çatışmaya girdi, iktidar 86 kişiyi katletti, halk ayaklandı, sarayı bastı, adamı Ruslar zor kaçırdı. Böyle durumlar oluyor dünyada. Bu gibi durumlar Türkiye'de yaşanmasın. Biz bin yıllık kardeşliğimizi bozmayalım. Birbirimize saygılı olalım, iç çatışmayla, ayaklanmalarla PKK'ya da fırsat verecek hatalara düşmeyelim. Biz inandığımız yolda gidebilmek için demokrasi yoluyla, seçim yoluyla geleceğimizi belirlemeliyiz. Onun için bugün uyarın, uyarıdan anlarsa anladı, kendine çeki düzen verir, anlamazsa bildiği gibi gider ondan sonrası da kendisinindir artık, söylenecek bir söz kalmaz. Ama yolsuzluk ve rüşvetle bu Adalet Ve Kalkınma Partisi'nin bir avuç yöneticisi, alayını kastetmiyorum, bir avuç yöneticisinden de de bu millet hesap soracaktır. Yetimin, öksüzün, kimsesizin hiçbirisinin rızkına, kazancına el uzatarak Türkiye'nin sömürülmesine müsaade edilmez. Onun için 2015 yılına kadar sabırla ne yapıyorsan yap, 2015 yılı 12 Haziran'ına kadar geldiğin gibi gideceksin Recep ağa hiç merak etme. Abbas yolcudur” şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından otobüsün üstünden vatandaşlara çiçek atan Bahçeli, alkışlar ve sloganlar arasında Samsun’da yapılacak açılışlar ve ziyaretler için Bafra’dan ayrıldı.