banner1047

09.07.2019, 10:14

TEKRAR MERHABA TELEVOLE!

Acun’un eski eşiydi. Bugünlerde çok satan kitabın yazarı bu kadının “eş” unvanından başka şöhreti de yoktu. Reklam olmasın diye televizyon kanallarını yazmayacağım ancak Acun deyince hangi kanalların ve hangi programların akla geldiğini hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki artık beşiğinden kalkıp yürümeye başladı başlayacak bebekler bile bu adamın sör-vay-dır-dırlarıyla büyüyor.


Biz gereksiz bu meşhur isimleri Televole kültürsüzlüğünden biliyoruz. Elinde mikrofon yanında da kameraman o sahil senin bu yaz geceleri benim diyerek başlamıştı şöhret yolculuğuna. Ancak bahse konu olan kişinin daha da eskidir şöhrete yolculuğu. Kırk yaş üstü olanlar hatırlayacaklardır; malum şahıs bir televizyon kanalında futbol maçları sunardı. Yanındakilerde şu an da çok meşhur olan gazeteci, yorumcu, sanatçı(!) kişilerdi. Demek ki yeşil sahaların eni de boyu da bu arkadaşları meşhur etmeye yetmedi.

Akın Akın Kompela diye de bir başka program vardı televole zamanlarında. 90’lı yılların siyahi futbolcu hastalığı en çok bizim ülkemizi vurmuştu o dönem. Saat satmaya gelen Ganalı siyahiler bir baktık ki bir sabah 2.ligde futbolcu oluvermiş. Hatta Ebru gündeş Fenerbahçeli siyahi futbolcu Uche ile bir dönem arkadaşlık yapmıştı. Bunu niye yazdım: Şöhrete giden her yol mübahtı çünkü o gün Ebru, bugün Şeyma!

O dönem bu popüler kültür(!) herkesi büyük bir fırtına ile sarmıştı. Bugün hayatta olmayan birçok oyuncu “merhaba televole” diyerek bu ekranlara çıkmayı sanatı için fırsat olarak görmüştü. Tiyatro oyunlarında almaları gereken alkışları Rio sahillerinde, sinema filmlerinde almaları gereken ödülleri magazin derneği ödül törenlerinden umdular. Haksızlık da etmeyelim; Şener şen ve Uğur Yücel’in Eşkıya filmi sinema tarihimiz açısından ses getiren bir film olmuştu o dönemin elle tutulur çalışması olarak. Bir de protest müziğin öncülerinden Ahmet Kaya’nın yaptığı şarkılar. Ne var ki Ahmet Kaya, magazin kültürünün (!) kurbanı olarak, Fransa’da vefat etmek durumunda kalmıştı. Peki ya En son 1998-2001 yılları arasında Türkan Şoray ile birlikte yaptıkları dizi filmde gördüğümüz Şener şen neredir acaba?



Bugünse artık Şeymalar, Aleynalar, Berkecan’lar var yutubırlar var. İsimlere takılmıyorum. Herkes evladına yakışan ismi bulacaktır elbette. İsimlerinden çok, yaptıklarını eleştirmek gerekir. Daha doğrusu yapamadıklarını. Yaptıkları da yapamadıkları da gün gibi ortada. İlkokul öğrencisinden üniversite öğrencilerine kadar hayran kitlesi var bu sanatçıların! Koyun kokusundan tiksinen, ineğin yavrusu buzağıyı bilmeyi bırakın tahmin bile edemeyen lise ve üniversite öğrencileri işte “Ben Şeyma “ diye bir kaç editörün bir araya gelerek yazdıkları ucube kitapları okuyanlardır. Düşünmeden edemiyorum; bu tip kitapları hangi editör, hangi yayınevi, hangi kaygıyla piyasaya sürer? Cevabı da soruda; hiçbir kaygıyla! Yani kaygısızlık, taşları yerinden edememe, yeni bir söz söyleyememe ve “gök kubbede hoş bir seda” bırakmama kaygısı var bu tür yayıncılarda.


“Ben Şeyma” deyince ve bir de yazı yazma ihtiyacı hâsıl olunca tabi her yazı yazan gibi ben de araştırdım. Çok değil, bir hafta boyunca Google’a bu konularda sorular yazdım cevaplarını not aldım. Çok eleştiri var doğal olarak. Hatta ismini yine anmayacağım -fakat “çok satan yazar” diye pompalanan ve çok önceden beri bir tane kitabını bile okumadığımdan kendimle gurur duyduğum- şimdilerde Şirin Payzın’a röportaj vererek tekrar gündeme gelme çabasındaki bu kadın yazar Şeyma’nın çok gerisinde kalmış. Sosyal Medyada sol taraf bu sarışın yazarı savunurken yine kendi penceresinden bakıyor olaya. Oysa yanlışın sağı solu olmaz. Şeyma da onlardan, bu eski meşhur kadın yazar da onlardan. Ancak Şeymalar değil de Mustafa Akar gibi manevi değerlerimizi savunan yazarların eleştirilmesi sanırım işin vahametinin asla kavranılmadığını gösteriyor. Şimdi bu taraf, LGBT taraftarı bir kitabın Sabit Fikir Dergisi’nde tanıtımının yapılmasına izin vermeyen yayın yönetmenini eleştirme derdine düşmüş. Şunun altını çizelim: Bu iki örnek birbirinden bağımsız örneklerdir. Demek istediğim neye nasıl tepki vereceğimizi de unutmuşuz!



Yine başka güncel örnek şudur: Haber Türk Gazetesi yazarı, uğruna yıllarca beklediği kitabının hazırlık sürecini yazmış gazetesinde. Benzer süreçleri O da yaşamış. Bu kadın yazara da aynı şeyi teklif etmişler: ”Siz konuşun, editörlerimiz yazıya döksün”. Reddetmiş tabi. Ben olsam ben de reddeder ve şöyle haykırdım: ”Ne demektir bu, benim sesim, benim cümlem, benim tarzım nerede kaldı o zaman?” Gezi olayları sürecinde kitabı çıkan bu yazar maalesef olayların gölgesinde kalan kitabının istenilen gibi duyulamadığından yakınıyor şimdi köşesinde. Oysaki “her kanattan” beklenen Şeyma ve türevlerinin saçma sapan kitaplarına karşı kuruş değil duruş gösterilmesidir.


Kendi serüvenimden biliyorum. Yakın zamanda ilk kitabımı piyasaya sürmeye hazırlanıyorken, ne kadar seçici davranarak bazı şiirlerimin kitabımın dışında kalacağı gerçeğine inanılmaz derecede hüzünleniyorken, imla kurallarına dikkat edebilmek adına Türk Dil Kurumunun internet sayfasında kelimelerin nasıl doğru yazıldığını görmeye çalışıyorken; bir kadının sıradan konuşmasının bir kaç editör tarafından edebi cümlelere sığdırılmasını kabul edemiyorum. Şiir kitapları satmıyor dedikodusu nedeniyle kapı kapı yayınevi dolaşıyor bu ülkede şairler, ancak Şeymaların kitabı daha ilk baskıda 40 bin satıyor. Kim okuyor bu kitapları, kim alıyor da evinin en müstesna köşesinde saklıyor?


Sanırım başa dönüyoruz, kültürel erozyonu en çok 70’lerde gördü bu ülke. Devamında 80’li yılar biraz toparlanma gibi görülse de 1990’lı yıllar televizyon kanallarının birden çoğaldığı yıllara götürdü beni. Ve birkaç farklı kanalda aynı isimle magazin programlarında şöyle dediler: “merabattelevole”(bunun aslı merhaba Televole ibaresidir ki o dönem kültürümüze de dilimize de gerçekten işkence ettiler) iki bin yirmili yıllara bir adım kalmışken maalesef yine aynı berbat cümleyi edebiyatın e’sini, kültürün k’sini bilmeyen mirasyedilerden duyuyoruz.

 
Hangi kitapları okuyacağımıza yoksa biz karar vermiyor muyuz?

Fatih TEZCE

Yorumlar (0)
banner1052
banner1060
17
az bulutlu
Namaz Vakti 24 Kasım 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 12 34
2. Fenerbahçe 12 29
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 13 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 12 16
9. Rizespor 12 16
10. Gaziantep FK 12 15
11. Kasımpasa 12 14
12. Konyaspor 12 14
13. Antalyaspor 12 14
14. Trabzonspor 11 12
15. Kayserispor 12 12
16. Bodrumspor 13 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Boluspor 13 21
7. Ankaragücü 13 19
8. Ahlatçı Çorum FK 12 19
9. Keçiörengücü 13 18
10. Şanlıurfaspor 13 18
11. Ümraniye 13 18
12. Gençlerbirliği 13 18
13. Pendikspor 13 18
14. Esenler Erokspor 12 17
15. İstanbulspor 13 17
16. Manisa FK 13 17
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 13 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 12 23
3. Chelsea 12 22
4. Arsenal 12 22
5. Brighton 12 22
6. Tottenham 12 19
7. Nottingham Forest 12 19
8. Aston Villa 12 19
9. Newcastle 11 18
10. Fulham 12 18
11. Brentford 12 17
12. M. United 11 15
13. Bournemouth 12 15
14. West Ham United 11 12
15. Everton 12 11
16. Leicester City 12 10
17. Wolves 12 9
18. Crystal Palace 12 8
19. Ipswich Town 11 8
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 14 36
2. Atletico Madrid 14 29
3. Real Madrid 12 27
4. Villarreal 12 24
5. Girona 14 21
6. Mallorca 14 21
7. Osasuna 13 21
8. Athletic Bilbao 13 20
9. Real Betis 14 20
10. Real Sociedad 13 18
11. Celta Vigo 14 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Getafe 14 13
16. Deportivo Alaves 14 13
17. Las Palmas 14 12
18. Valencia 12 10
19. Espanyol 13 10
20. Real Valladolid 14 9