Tüketim topluluğu olduk.Eskiler harcama derlerdi.Harcama kelimesinin resmî tanımı bir şey almak için elden çıkarılan para demekmiş.Harcama ihtiyacı olanı almak demekti eskiden.Tüketim ise;üretilen şeylerin kullanılıp harcanması demek.Tüketmek her istediğimizi almak demek sanki.Aldığımız her şeyi de anında harcıyoruz..
Benim için tüketmek sözcüğü Kardiyoloji profesörü Canan Karatay’la meşhur olan kelime.
”Sucukla tereyağı tüketmeyin”
”Ekmekle yumurta tüketmeyin”
“Günde iki litre su tüketin”.
Su nasıl tüketilir? Neden bu eyleme içmek demiyoruz? Tereyağlı sucuğa ekmek banmaya neden yemek demedik? Ekmeğin arasına domates dilimlemeye karnımızı doyurmak demedik. Yumurtanın sarısı ile doğal beslenmeyi neden tüketmek olarak anlıyoruz? Tüketmek kaybetmektir. Harcamak kaybetmeye direnmektir. Tükenmişlik belirtisi gösteren toplum kaybeden toplumdur. Mesela Amerika,tükenmişlik örneğidir.Kızılderili yerli halkı kovboy filmleri ile kötü göstererek katletmek tüketmektir..Medeni Avrupa’da 18 yaş tüketme yaşıdır.18 yaşından sonra çocuğundan oda kirası alan anne baba tüketimin anne babasıdır.İlerleme içinde olduğunu sanan Avrupalıların Bankamatik kabinlerinde uyuması önce tüketmek sonra tükenmektir..
Dağlara ekin serpin kuşlar aç kalmasın diye emir veren Halife tüketimin değil halkların halifesidir. Yolculukta konaklamak için her on kilometrede bir han yapmak tüketim için değil iyiliği yaymak içindi..Hacıların Mekke’ye kadar uzayan yollarına su kuyusu açmak tüketimden değil kutsal değerlere bağlılıktandı.Kuşlara ev yapan bir medeniyet tüketim medeniyeti olabilir mi?
Sadaka taşlarına kimseler görmeden parayı bırakarak muhtacın almasına vesile olmak tüketim milleti değil gayret milletidir. Hastanelerde tedavi için musikiden faydalanmak tüketmek için değil sanatı yaşamak ve yaşatmak içindi.
Bugün tüketici kelimesi o kadar yaygın ki, mahkemede hakkınızı ararken adınız tüketici oluyor birden..Tüketici, beyaz eşya alan yürüyen ruhsuz bir tanım oldu çıktı.. Bu ruhsuz yürüyüş evlerin balkonlarını aldı gözümüzden,yeşili aldı dilimizden,ırmağı dereyi aldı sözümüzden,dağların yerlerini değiştirdi gönül haritamızdan.Hazırcı olduk.Bahçedeki beyaz güller bile tüketime kurban gitti.Sormak eylemi unutuldu..Tüketmek isteyen birey sormaya ihtiyaç duymuyor..Beyaz gül dalında dursa daha iyi olmaz mıydı?Tüketici sorsaydı gülü koparabilir miyim diye? Soruların şekli dahi değişti. Cümleler artık daha keskin kısa ve emir kipinde. Bir an önce tüketmek isteyen insanın vakti de yok. Bu nedenle zamanı da tüketiyoruz. Ne zaman akşam oluyor anlamıyoruz.
Bu ahir zamanda kendimizi tüketiyor, çevremizdeki hiçbir güzelliği görmüyor ve bahçemizdeki beyaz gülün etrafında gülümsemeyi unutuyoruz.