Kalp, dil ve gözle anlaşmak artık geride kaldı. Yaşanmışlıklar mevsim gerisine düşen takvim yaprağı kadar parça parça hatırat diye anılacak. Siyasetin geliştirdiği dün dündür bugün bugündür anlayışsızlığı sosyal hayatımıza sahip oldu. Sahipsizlik elif harfi gibi duruşunu bozmamış çınar ağaçlarının sonbaharda yapraklarını dökmesine sebep oldu. Ağaç, yaprağına; güneş, mevsimine; kuş, dalına; insan, ağacına sahip çıksaydı hazan olur muydu? Yapraklar sessiz yığın olup caddelere terk edilir miydi? Sokağı süpüren çöpçüler yaprakların değerini en iyi bilenlerdir!
Yeni nesil insan vatsap, kısa mesaj, bip gibi uygulamalarla haberleşiyor. Hatırlamak da fayda var kuş dili haberleri çıkardı bir dönem ana haberlerde. Karadeniz’in dik, yamaç olduğu bir ormanlıktan, o evin oraya nasıl yapıldığını hala anlayamadığımız yüksek tepelere yapılan diğer eve dertler, sevgiler, çareler, çaresizlikler kuşdili dediğimiz ıslık benzeri bir sesle anlatılır; üstüne bir de aynı ıslıkla cevap alınırdı. Bugün sayısı azalsa da aynı yöntemle haberleşen insanımız var. Kuş dili de sevdanın dili olarak mazideki yerini aldı.
1980’li yıllar elektrik, telefon ve televizyon ile tanıştığımız yıllar. Çevirmeli telefonların sonrası tuşlu telefonlar, saatlerce beklenilen “Ankara çık aradan” döneminin modern cihazlarıydı. Elektrik, önce küçük odalarımızı sonra sokaklarımızı aydınlattı. Telefonlar, diğer şehirleri yan odaya taşıdı. Cep telefonu icadı ise iletişimin zirvesi oldu şimdilerde. Ancak elektrik önümüzü, telefonlar gönlümüzü aydınlatmaya yetmedi. Sosyal medyanın marketlerinden indirilen uygulamalar mahallemizin geleneksel uygulamalarını bitirdi. Mahalle bakkalları marketler zincirinden toplu ucuza aldığı gıdayı perakende olarak satmaya başladı, ne garip!
Eskiden yaz gecelerinde mahallenin çocukları gönül rahatlığıyla oyunlar oynar, gözleriyle anlaşırlardı. Ramazan gecelerinde teravih namazlarına gidip sonrasında sahura yakın vakte kadar beraber vakit geçirirlerdi. Köy odalarında oynan yüzük oyunları kızgın sobanın etrafında halka olmanın ayrı bir lezzet olmasına vesile olurdu. Bugünlerde ise bilgisayar oyunları, sokağa çıkmayan çocuğun sadece sinirlenmesine bu nedenle yüzünün kızarmasına neden oluyor.
Selam yerine “slm”, merhabayı “mrb”, nasılsınız efendim demek yerine “nbr”,arkadaşım dostum ibaresini “knk”,kardeşim niyetine “kanka” terimleri(!) kullanmaya başladık.
Bir zamanların “emesen (msn)” uygulaması ile saatlerce yazışıyorduk koltuk kadar iri makine ile ne garip! Şimdi el kadar makinelere cep telefonları dedik ve farklı uygulamalarla saatlerce yazışmayı çocuklardan öğrendik. Bir elimiz yazışmada aklımız başka yerde olunca yazılanları da okuyamıyor, yanlış anlaşılmakta adeta yarışıyoruz. Sohbet dilini, gönül dilini kullanmıyor yeni nesil, biz de unuttuk geçmişi maalesef çok çabuk, bu da garip!
İnsanın sesi en güzel ulaşım aracıdır. Seslerimizi tanıyalım, kendimizi sesimizle tanıştıralım. Çınar ağaçlarına sahip çıkalım. Ağaçta dal, dalında yaprak olalım.
Sonbahar böyle daha güzel.