Tüik verileri 15-24 yaş arası gençliğimizin 13 milyon olup, nüfusumuzun %16’sını teşkil ettiğini bildiriyor. Düşman çatlatacak bir zenginlik ama gel gör ki, sosyal medya kullanımında ilk 3 ülke arasında iken (tüketimde) yazılım ve üretimde ilk 15 arasında değilmişiz.
Ülkemizin kalkınması, bütünlüğü ve devamı ancak milli manevi teçhizat ile donatılmış gençlerin varlığı ile olur. Bugün ki tüketim mantığıyla 2023-53-71’lere güçlü Türkiye hedefine ulaşamayız.
Daha birkaç gün önce kendi aracımla işe giderken trafik ışıklarında bir minibüs ile yan yana geldik. Minibüs öğrenci oldukları belli olan öğrencilerle doluydu. Enteresandır! Sabahın 08.00’inde hepsi uyuyordu. Herhalde uzun yoldan geliyorlardır diye düşündüm. Fakat, minibüs Üniversite kampüsüne girince yakın bir ilçe'den okula geldiklerine kanaat getirdim. Bu sefer ilgimi çeken sabahın erken saatinde bu gençler neden uykusuz? Çok ders çalıştıklarını, kitap okuduklarını düşünsem zaten sizde ihtimal vermezsiniz. Gençler okula varınca yarı uykulu nasıl ders dinleyecek verimli olacaklar? Aklıma şu söz geldi, "Gençliği ayakta olmayan millet yataktadır."
Sonucu tahmin etmek zor değil! Biz ve bizden öncekiler "uyu uyu yat uyu" alfabesiyle (ninnisiyle) eğitilerek büyüdük. Şimdiki nesil parmak uçları sürekli hareketli cam yüzeyde gezinerek büyüyor. Bizimle konuşmuyorlar ama dünya ile iletişimdeler! Anne babalar ile çocuklar aynı ortamda iki yabancı gibi bir tuhaflığın kimse farkında değil! Duygusal bağlarla vaziyet götürülüyor. Karşılıklı öfke patlamalarıyla evlerde durum gergin. Gençler bakışlarını kaçırıp göz teması kurmak istemiyor. Aile bireyleri arasına giren kara kedi akıllı telefonlar her geçen gün uçurumlar oluşturuyor. Uyu uyu yat uyu telkinleri tüm gençliğe daha etkin ve baskın olarak akıllı telefon yoluyla verilmek mi isteniyor? Sorusu ister istemez akla geliyor.
Gençlerimizin ahlaklı ve iç dinamiklerinin güçlü olması arzularımız hep erteleniyor. Küresel zihniyet altın vuruşlarla gençliğimizi ürkütücü bir karanlığa davet ediyor. Batının uygarlık rotası bizim için her zaman geminin batış rotasına dönüşmüştür.
Akıllı telefon bağımlılığında geri dönülmesi imkânsız bir tünele girdik. Ama en azından, sosyal medyayı fikir üretmek, insanlığa faydalı bir şeyler ortaya koymak amacına yönelik olarak kullanmaya çalışalım. Her taraftan taarruza uğrayan ve serseri mayına dönüşen gençlerimize sahip çıkma adına ilmi ve manevi eksikliklerini tamamlamaya gayret edelim. Duble yollar köprüler kadar önemli olan gönül köprüleri ve kalplere varan yollar inşa edelim. Hayatın ölümsüz, insanın başıboş, amacın zevk sefa olmadığını öğretelim. Dünya ve ahiret için en kıymetli sermayemiz zamanın nasıl değerlendirilmesi gerektiğini gençlerimize anlatalım. Ve daha bir çoklarını!!!
Sağlıcakla..