Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, eleştiri ve muhalefet kültürünü kaybedip, ya toptan kabul yada toptan ret hastalığına tutulduk. İrademizi ortaya koyup doğruyu yanlıştan, Hakkı batıldan ayıramaz olduk.
Akıl, vahiy ve iradeyi devreden çıkarıp, "Benim gibi düşün, iradeni bende yok et, beni izlemeye devam et" mantığıyla hareket ederek "Şeyhim bana içki iç derse içerim, çünkü vardır bir hikmeti" gibi "söz dinle, teslim ol, itaat et" anlayışı sağlam bir duruş değildir.
SADECE AKILLA YOLA ÇIKMAK YULARSIZ MERKEBE BİNMEYE BENZER
.Merkep bizi istediği yere götürür.Bizim istediğimiz yere değil.! Bilginin kaynağı akıl, vahiy ve duyularımızdır. Bunları birbirinden ayırırsak istikametimiz bozulur. Yoksa perdelenip görmeyen göz, duymayan kulak, taassupla mühürlenen kalp ile menzile varamayız.
Vahiyle ortaya konulan hüküm sorgulanmaz. Sahabenin kafasına yatmayan bir şey "Ya Rasulallah! bu vahiy mi, yoksa sizin görüşünüz mü?" diye sorulur, Rasulullah da (SAV),vahiy olmayıp kendi fikri olduğunu söyleyince; "Şöyle olursa daha iyi olmaz mı?" diye adabınca, erkanınca ve ahlakınca medeni olarak fikrini söylerdi.
Karıncayı bile incitmenin yasak olduğu Harem-i Şerif'te, Umre'de şeytan taşlama olmadığı için olsa gerek,güzide cemaat grubumuz birbirlerini taşlamışlar.Yazık !! Şuyuu vukuundan beter olan bu olay ister istemez bize şu sözü hatırlatıyor. "Hoca verir talkını kendi yutar salkımı"
Bugün genelde şöyle bir teslimiyet içindeyiz. Hiç kimse birilerinin kutsallarına eleştiri getirmeyecek. Sürünün bireyi olarak birilerinin peşine takılıp gidecek. Akletmeyecek, sorgu - sual etmeyecek, düşünmeyeceksin. Hz Ömer "Eleştirmezseniz sizde, eleştirinin gereğini yapmazsam da bende hayır yoktur."niçin söylemiştir.? Kişinin siyasi tercihi ve dünya görüşünden alın da, tezekkür, tedebbür, akletmek, düşünmek ve daha nice kavramlar birilerinin tekelinde olmamalıdır.
Kafasını kiraya veren taklit ehli değil, aklını, iradesini kullanan tahkik ehli olarak Kur'an, sünnet ve sahabe yolundan yürümeliyiz. Şu ferman bize yetmez mi? "Ey iman edenler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sarılıp uydukça, yolunuzu şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir. Selam ve Dua ile..”