Günümüzde TV sektörünün istismar etmeyeceği bir konu yok. TRT’nin Acun ILICALI formatında Kur'an okuma yarışmalarından alında! Ramazan dolayısıyla aldığı paraya göre kanal kanal dolaşan, TV’lerde Reyting makinesine dönüşen, ders veren kıssalarla saf temiz insanları ağlatan, tesettürü islamın 5 şartından biri olmadığı için kullanmadığını söyleyip, tesettürün insanın gönlünde olduğuna inandığını söyleyerek ağzından bal akan din tacirlerine ısınamıyorum. TV aracılığıyla milyonlarca kişiye ulaşsalar da ihlâsları olmadığı için manevi tesiri de olmuyor.
Kur'an-ı gürül gürül bir ses ve birbirinden güzel makamlarla seslendirmek elbette takdire şayandır. Zira! Okunan her harfine sevab vardır. Ancak, bugün ki sıkıntılarımızın temeli O'nu gerektiği şekilde anlamama ve yaşamamaktan kaynaklanmaktadır. Makamı okuyuşlarda dökülen gözyaşları, kalplerde tesirini göstererek yaşayışımıza yansıtmamaktadır. Ağlayan neye ağladığını, inkar eden neyi niçin inkar ettiğini bilmemektedir.
Jüri üyesi hocaların her yarışmada elbise, kıravat ve yüzük değiştirmelerine, farklı yorumlarla objektif olmayan değerlendirmelere takılmıyorum ama okuyanları şarkı formatında değerlendireceklerine "Kur'an-ı güzel telaffuz etme, güzel seslendirme" yarışmalarında okunan aşırların meallerini ve nüzul sebeplerini açıklasalar daha iyi olur diye düşünüyorum.
Bugün Kur'an-ı Kerim seller, sular gibi okunmasına, yarışma konusu yapılmasına, akaid, fıkıh, siyer, tefsir, ahlak vs birçok bilgiler öğrenilmesine rağmen hâlâ anlaşılamamakta, anlamadan okunan hatimler, huşu ve namazlar, tövbesiz dualar, reklam kokan sadaka ve zekatlar amacına uygun tam adrese sunulamadığından, yaşanan felaketler, akan bunca kan, gözyaşı ve her türlü sıkıntılardan mutluluğun kokusunu alamaz olduk.
Kur'an-ın sadece telafuzculuğunu yapıp, okumak, okutmak yada dinlemek ve dinlemenin yanında boğazdan aşağı geçirip ruha işleterek yaşayışımıza dönüştürmeliyiz.
Kur'an-ı onda kendini arayarak okuyan insan "Kur'an bana hitap ediyor, beni bana anlatıyor" der Birde O'nu gırtlağından aşağıya indirerek okuyabilirse işte o zaman başına gelmiş ve gelecek hayatın karanlık ve aydınlık her şeyini O'nda keşfeder.
Nasıl şakül binanın duvarlarının düz olmasını sağlıyorsa, Kur'an-ı Kerim de toplumun şükrüdür Hastalığa göre nasıl ilaç alıp tedavi oluyorsak, çağımızın hastalıklarını İslam hastanesinde Kur'an reçetesiyle tedavi etmeliyiz.
Kitabımız, Peygamberimiz, Kıblemiz bir, öyle ise neden ayrı ayrı düşünüyor? Ayrı ayrı kutuplarda bulunuyoruz.!! Beş vakit namazda "Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım bekleriz." deyip, herkes kendi abisinin, kendi liderinin, kendi büyüğünün,kendi aliminin kitabını veya dediğini alıyor.Allah (CC)ın kitabı mezarlıklarda,ölülerin seneyi devriyelerinde, ramazanda hatırlanıyor.
Hayırlı Ramazanlar!